İçeriğe geç

Laiklik anlamı ne demektir ?

Laiklik Anlamı Ne Demektir?

Laiklik deyince aklınıza ne geliyor? Sadece devletin dini işlerden bağımsız olması mı, yoksa daha derin bir toplumsal düzenin parçası mı? Laiklik, Türkiye’de hala sürekli tartışılan, bazen savunulan, bazen de sorgulanan bir kavram. Herkesin dilinde, ama kimse tam olarak ne demek istediğini net bir şekilde söylemiyor. Şimdi, bu konuya girelim ve laikliğin güçlü ve zayıf yönlerini cesurca masaya yatırmaya çalışalım.

Laiklik: Ne Yani, Herkes Kendi Tanrısını Sevsin?

Laikliğin en temel tanımı, devletin dinî işlere karışmaması, dinin devlet işlerine müdahale etmemesidir. Bunu basitçe şöyle de diyebiliriz: Devlet işlerine din girmesin, dini inançlar kişisel olsun. Bu, her bireyin kendi inancına özgürce sahip olabileceği ve devletin buna müdahale etmemesi gerektiği anlamına gelir. Peki, güzel de, pratikte nasıl işliyor?

Laikliğin en güçlü yanı, toplumdaki farklı inanç gruplarını bir arada tutabilmesidir. Öyle ya, insanlar farklı dinlere inansalar da, laik bir sistemde bu inançları devletin kararları ve uygulamaları etkilemez. En basit örnekle, birisi Hristiyan, diğeri Müslüman, bir başkası ateist olabilir ama devlet, bu inançlara göre ayrıcalık yaratmaz. Herkes aynı yasalarla, aynı haklarla muamele görür.

Laiklik Güçlü Tarafları: Dini Birleşen Değil, Ayrıştıran

Düşünsenize, Türkiye gibi kültürel olarak oldukça çeşitli bir ülkede, her etnik grup ve inanç birbirinden tamamen farklı olsa da, laiklik sayesinde farklılıklar bir problem olmaktan çıkıyor. Hatta tam tersi, bir arada yaşamanın yolu oluyor. Laiklik sayesinde, dini vecibelerden ötürü birine ötekileştirilmezken, bir başkası da bir başkasına “senin inancın yanlış” diye diretmez. Herkesin inancına saygı gösterildiği bir ortamda, “yaşam biçimi” denilen o büyüleyici çeşitliliği deneyimlemek çok daha kolay.

Ancak, burada bir parantez açmam lazım. Laikliğin bu kadar ‘ideal’ işlediğini söylemek zor. Çünkü Türkiye’de laiklik her zaman “tam” anlamıyla uygulanmadı, uygulanan laiklik de farklı zaman dilimlerinde farklı şekillerde yorumlandı. Devletin dinle ilişkisi, bazen tamamen yok gibi göründü, bazen de aşırıya kaçtı. Bazen de sadece görünüşte laiklik varmış gibi yapıldı.

Laikliğin Zayıf Yanları: Dinin Görünmeyen Yüzü

Şimdi gelelim laikliğin, en azından bizdeki haliyle, zayıf yanlarına. Laiklik, teorik olarak bireysel özgürlükleri savunurken, bazı durumlarda toplumsal dokuyu zedeler mi? Bence bu soruyu sormadan geçmek olmaz. Örneğin, devletin dini öğelerden tamamen arındırılmasının, bazı sosyal gruplar ve bireyler için kendilerini ‘yabancı’ hissetmelerine yol açtığına şahit oluyorum. Hani birinin “devletin dini uygulamalara karışmaması” gerektiği fikriyle büyüdüğü bir toplumda, bazen bunun ‘soğuk bir ortam’ yarattığını hissedebiliyorsunuz.

Bunun yanında, laikliğin gücü, zaman zaman sanki dinin tamamen dışlanması gibi anlaşılabiliyor. Bunu en iyi, “Kamu alanında dinî simgeler kullanılmasın” diyen yaklaşımlarda görebiliyoruz. Ne var ki, bu tür bir bakış açısı, aslında halkın içindeki dini duyguları göz ardı etmek olabilir. “Din sadece camide olur” anlayışı, modernleşme adına bazen halkın günlük yaşantısından, kimliğinden uzaklaştırılmasına yol açabiliyor.

Laikliğin Toplumdaki Yeri: İdeal Mi, Pratikte Mi?

Laiklik, idealde herkesin dinini özgürce yaşayabilmesi anlamına gelirken, pratikte bazen “din her yerde olmasın” diyen bir görüş haline geliyor. Bunun ne kadar adil olduğu tartışılabilir. Türkiye’de laiklik denince akla sadece eğitimden, devletin günlük yönetim biçimine kadar her şeyin dinle ilişkisini kesme fikri geliyor. Ancak, laiklik sadece devletin dinle ilişkisini kesmek değil, dinin de özgürce yaşanmasını sağlamak değil mi?

Bu noktada bir soru sormadan geçemeyeceğim: Laiklik, sadece devletin dine müdahale etmemesi midir, yoksa dini inançların toplumda özgürce yaşanmasının garantisi midir?

Mesela, insanlar bir başkasıyla aynı fikirde olmasa bile, inançlarına göre özgürce yaşayabilmeli. Ama bu, aynı zamanda inançsız olanların da kendi yaşam biçimlerini rahatça kurabilmesi gerektiği anlamına geliyor. O zaman laiklik, her bir bireyin özgürlüğünü garanti altına almalıdır. Ama bizde genellikle bu, ‘devletin din işlerinden uzak durması’ şeklinde algılanıyor. Oysa, belki de daha çok ‘herkesin kendi inancını ve yaşam tarzını özgürce yaşaması’ olmalı.

Sonuç Olarak: Herkes Laik Olmalı Mı?

Laiklik, Türkiye’de olduğu kadar tüm dünyada tartışmalı bir konu. Bir taraftan, devletin dini işler ve inançlarla hiçbir şekilde ilişki kurmaması gerektiğini savunuyoruz. Ama öte yandan, bu yaklaşım bazen bireysel özgürlüklerin kısıtlanmasına, toplumda dini unsurların tamamen yok sayılmasına yol açabiliyor. Laikliğin doğru uygulanıp uygulanmadığı tartışmalarının da en büyük sebebi bu.

Sonuçta, laiklik hakkında daha çok düşünmemiz gereken bir şey var: Bu kavramı gerçek anlamda ne kadar içselleştiriyoruz? Hem bireylerin özgürlükleri hem de toplumsal barış için laiklik, aslında neyi temsil ediyor?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
ilbet yeni girişbetexper güncel girişhttps://betexpergir.net/