İçeriğe geç

15 yaşında kekemelik geçer mi ?

15 Yaşında Kekemelik Geçer Mi?

Bir an gelir, içinden bir kelime fırlar ve tüm dünya aniden durur…

Lise yıllarının başlangıcında, 15 yaşındaki Caner’in aklına hep aynı soru takılırdı: “Kekemelik geçer mi?” Hayatının büyük bir bölümünü kelimelerle mücadele ederek geçirmişti. Her an bir kelimenin boğazında düğümlenmesi, her cümlenin yarım kalması… Bunlar Caner’in yalnızca karşılaştığı zorluklar değildi; bunlar, onun kimliğini şekillendiren, içsel dünyasında her gün yeniden dövüştüğü hayaletlerdi. Ancak bir gün, bir konuşma sırasında, hayatı değişecekti.

Zorlukların Gölgesinde

Caner’in ailesi, onun kekemelik sorunu üzerine farklı bakış açılarına sahipti. Babası, her zaman çözüm odaklı bir yaklaşım sergiliyordu. Onun gözünde kekemelik bir tür “yavaşlama”ydı ve çözümü her zaman basitti: “Daha çok pratik yap, daha hızlı konuş.” Babası, hep stratejik bir tavır takınıyordu. Her şeyin bir çözümü vardı, kekemelik de elbette geçerdi. “Hedefe odaklan, zamanla düzelir,” diyordu.

Ama annesi, bu meseleye daha farklı bakıyordu. Annesi, her kekemelik anında Caner’in yanına gelip ona sarılır, gözlerinin içine bakarak “Sadece rahatla, hiçbir şey acele etmiyor,” derdi. Annesi için mesele, kelimelerden çok Caner’in hissettiklerini anlamaktı. Kekemelik sadece bir fiziksel zorluk değildi; aynı zamanda duygusal bir yük, bir yalnızlık hissiydi. Bu yüzden annesi, Caner’in kendini iyi hissetmesini sağlamak için elinden gelen her şeyi yapıyordu.

Bir Gün, Bir Konuşma

Caner, 15 yaşına geldiğinde, uzun bir süre boyunca kekemelikle barışmıştı. Ancak bir gün, sınıf arkadaşlarından biri ona “Caner, kekemelik hala devam ediyor mu?” diye sormuştu. O anda Caner, hayatında ilk kez kelimelerin gerçekten boğazında tıkanmadığını fark etti. Bir şey değişmişti. Kelimeler hâlâ takılıyordu, ama artık ona bu kadar ağırlık vermiyordu.

O an, babasının çözüm odaklı yaklaşımını düşünmeden edemedi. Evet, belki pratik yaparak kekemelikten kurtulabilirdi, belki zamanla geçebilirdi. Ama bir şey vardı, o da Caner’in içindeki özgüvenin ve duygusal rahatlığın kekemelikten daha önemli olduğuydu. Babasının “Çözüm bul” yaklaşımı ve annesinin “Rahatla, zamanla geçer” yaklaşımı arasında sıkışıp kaldı. Ama sonunda, Caner kendi çözümünü bulmuştu. O an, kekemelik bir engel değil, sadece hayatta anlam arayışının bir parçasıydı.

Geçer Mi, Geçmez Mi?

Caner 15 yaşına geldiğinde, kekemelik hala onunlaydı. Ama o, bununla barışmıştı. Her gün biraz daha fazla rahatlayarak, her kelimenin içindeki güç ve anlamı fark ederek, kendini keşfetmeye başlamıştı. 15 yaşında, bazen kelimeler takılsa da, her şeyin bir çözümü olduğu gerçeğiyle barıştı. Babasının stratejik yaklaşımının ve annesinin empatik bakış açısının birleşimi, ona duygusal dengeyi sağlamıştı. Belki de gerçek çözüm, kekemelikten “geçmek” değil, onunla barışmak ve hayatına devam edebilmekti.

Sonuçta…

Kekemelik 15 yaşında “geçer mi?” sorusunun cevabı kişiden kişiye değişir. Evet, bazı çocuklar için zamanla iyileşme görülebilir. Ancak önemli olan, bu yolculukta kendini nasıl hissettiğindir. Caner’in yaşadığı gibi, bazen çözüm, kelimelerde değil, içsel huzur ve duygusal dengeyi bulmakta yatar. Kişinin kekemelikle başa çıkma şekli, hayatını nasıl şekillendireceğini belirler.

Siz ne düşünüyorsunuz? 15 yaşında kekemelik hala bir sorun teşkil ederken, insanın içsel gücü ve yaklaşımı nasıl önemli olabilir? Deneyimlerinizi ve görüşlerinizi yorumlarda paylaşarak tartışmaya katılabilirsiniz!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
betexper güncel girişhttps://betexpergir.net/